EZİK BİR RUH HÂLİ

Türkiye’de doğru düzgün uzlaşı kültürü olmadığından, oturup meseleleri enine boyuna tartışmadan, yekten tarihin gelecek dönemlerine ihale ediyoruz.

Bugün şöyle baktığımızda…

Gelişmiş ve modernite aşamalarını tamamlamış toplumlar, diğer ülkelere yani gelişmekte olan ülkelere sahip oldukları değerlerle ve kazanımlarıyla model olurlar.

Şöyle bir baktığımızda, Kıta Avrupası, uzun dönemlerin kazanımları sayesinde bugün hem ekonomik hem de politik boyutta söz sahibi ülkeler.

Tabii bu ülkeler… Demokrasileriyle ve bağımsız yargı yapısı ve evrensel hukuk sistemleriyle hem içinde oldukları ittifaklara hem de toplumlarına refah ve gönenç tesis ederler.

Uzun yılların birikimi sonucunda elde edilen sistematik bilgi ve teknolojik üstünlük bu toplumların, hem iç işlerinde hem de dış işlerinde yön veren devlet olmalarına vesile olmuştur.

Şimdi bugünlerde Türkiye’deki manzaraya bakıyoruz ve ne görüyoruz? Türkiye’miz, gerçekten de yaşanamayacak kadar kötü günlerden mi geçiyor? Gençlerimiz, özellikle Z kuşağı, ülkemizde yaşamaktan ümidini kesmişmiş… Türkiye’deki siyasal ve ekonomik ortamdan memnun değillermiş.

Neymiş… İşte fırsat bulur bulmaz, Avrupa’ya gitmek istiyorlarmış. Pekâlâ, itaat ve biat kültürünün olduğu bir toplumda, doğal olarak insanlar ne sorgulayabilirler ne de özgürce düşünce üretiminde bulunabilirler ya da bu düşüncelerini serdedebilirler.

Gelmek istediğim husus… Bu çok övdüğümüz ve gıpta ile takip ettiğimiz ülkeler değil mi, teröre de terörizme de kaynak ayıran ve bunları kollayıp kollayan?

Yapmayın değerli düşünürler… Türkiye yaşanamayacak kadar kötü bir ortama mı sahip? İşte görüyoruz o çok mihenk taşı medeni ülkelerin, son dönemlerdeki “insanlık sınavındaki” başarılarını!

Yapmayalım, saptırmayalım: Türkiye’den bir başka TÜRKİYE yok.

BELEDİYELER

EKONOMİ