Birbirimizi ne kadar tanıyoruz?
Hayatımın farklı dönemlerinde tanıştık her birinizle. Kimimiz okulda, mahallede, evlilikten sonra, farklı zamanlarda, farklı yerlerde…
Okulda, sınavlarda kopya çektik, harçlıklarımızı birleştirip karnımızı doyurduk. Flörtlerimizi anlattık. Birlikte izlediğimiz filmleri tekrar tekrar konuştuk. Giysilerimizi ödünç aldık, en özel günlerimize. Okuldan hiç kaçmadık belki ama, çıkışlarda ve hafta sonlarında birlikte ne güzel vakitler geçirdik. Meşhurdur bizim buraların sahili, vapuru. Fazla eğlence seçeneği yoktu belki, birlikte olmak yetiyordu çoğu zaman. Kitaplarımızı paylaştık. Paramız yetmediğinde, farklı kitaplar alıp daha fazla okuyabilmeyi başardık.
Bizim dönemimizde kanka denmezdi. Kan kardeşliği vardı. Kan akıtıp birbirimize sürttüğümüzde artık kan kardeşiydik. Ölesiye korktuğum kandan, sırf kan kardeşi olabilmek için elimi kanatıp, kan kardeşi olmayı başarmıştım. Uzun yıllar sürdürebilmiştim de kan kardeşliklerini.
Ancak büyüdük ne yazık ki. Her birimiz ayrı yerlere savrulduk. Başka arkadaşlar girdi hayatımıza. Artık kan kardeşine de kanka deniyor zaten. Ben; kan kardeşi olmayı başarmıştım, ancak kanka olmayı beceremedim pek. Belki beklentilerim farklı oldu, bunalttım onları. Ya da onların beklentilerinden sıkıldım, zor geldi, kaçtım.
Mesafeli arkadaşlıkları becerebiliyorum hala. Hayat ne zaman buluşturursa buluştursun, bazılarıyla kaldığım yerden devam edebiliyorum. Sanırım, arkadaşlığın en büyük gücü bu olsa gerek.
Bir derdim olduğunda omuzlarında ağlayamıyorum belki, ancak onlarla geçirdiğim her anım kıymetli. En güzel anılarımı biriktirdiğim yerdeler. Bazen yıllarca bütün her şeyini bildiğim, kankam değilse de arkadaşım dediğim, yere göğe sığdıramadıklarımın da ateşle imtihanı olabiliyor. Yollar da ayrılabiliyor bir sebepten. İnsan yaşamında bu sınavlara rağmen vazgeçemiyor, yeni birilerini tanıyıp, içlerinden bazılarıyla arkadaşlık, dostluk etmekten.
***
Paylaşmanın yüceliğini, hiçbir zaman bencilliğin çirkinliğine teslim etmemeli. Arkadaşlarımızdan ne bekliyorsak, biz de ona bunu verebilmeliyiz. İnsan hata üzerine yaratılmış, olur da bir nedenden kırdıysak arkadaşımızı özür dileyip gönlünü almayı bilmeliyiz. Tam tersine olduğunda, içimizdeki öfkeyi bir kenara bırakıp arkadaşımızın özrünü de kabul edebilmeliyiz.
Yaşamımıza giren her insan gibi arkadaşlarımızın da bize, kişiliğimize, duygularımıza katkıları olur. Bizi geliştirir, bazen dönüştürür.
“Bir gün hamamda yıkanırken bir parça güzel kokulu kil vermişti arkadaşım. ‘Misk mi, yoksa amber misin? Ne güzel kokuyorsun bayıldım” dedim kile.
“Ben dedi; basit bir kil idim, bir süre gülle arkadaşlık yaptım, gülün kokusu sindi üzerime!”
Düşünüyorum da bir doğum günü ya da bir cemiyet olduğunda, farklı arkadaşlarımı bir araya getirme imkânı doğuyor. Onların arasında gezerken, her birinin farklı karakterlerde olduğunu şaşırarak fark ederim her defasında. Sanırım, bu herkes için böyledir. Nedir bunun tılsımı? İnsan her karaktere uyumlanabiliyor mu acaba? Yoksa, her arkadaşımızın farklı özellikleri aslında bizde de bulunan insancıl özellikler mi?
Arkadaşlığın en güzel yanı, onları kendimizin seçiyor olmamız bence. Zaman zaman yanılsak da. İlk karşılaştığımızda, hiç hoşlanmadıklarımızın arasından da çok iyi arkadaşlıklar çıkabiliyor.
Yalnızlığı çok sevenler bile arkadaşlığa ihtiyaç duyarlar. En uzun arkadaşlık nasıl olur, bilmiyorum. Ancak son zamanlarda düşündüğüm, çok uzun olması gerekli mi? Yoksa, karşılıklı sevginin ve saygının bittiği yerde, arkadaşlığı da bitirmek daha mı doğru?
İnsanın, hayatına dönem dönem girenlerin her biriyle, ömrünün sonuna kadar aynı muhabbetle devam etmesi çok olası görünmüyor. Bununla birlikte önemli olan, uzun yıllar sonrasında karşılaşıldığında, kaldığın yerden devam edilebilecek kadar bağ kurulabilmesi diye, düşünüyorum.
Ben; hayatıma bugüne kadar girmiş, bir sebepten çıkmış, şu an yaşamımda olan, olmayan bütün arkadaşlarımı seviyorum. Her birinin bana verdiklerine müteşekkirim. Benim, ben olmama sağladıkları katkıları için. En özel anlarımı, paylaşmama izin verdikleri için.
Ez cümle; bugünün kanka, arkadaşlık kavramı yaşadığımız dünya gibi sanal ve geçici, aslolan dostluk ise özlemini duyduğumuz gerçek arkadaşlık kalıcı olandır.
SON YAZILAR